HDP'den muhalefete: Tutumunuzu gözden geçirin
HAYRİ DEMİR
ANKARA (DİHA) - Meclis, 1 Ekim’de “savaş tezkeresi”nin uzatılması görüşmesiyle mesaiye başlayacak. HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, tezkereye yine ret oyu vereceklerini belirterek, muhalefete “Tutumunuzu gözden geçirin” çağrısı yaptı.
Meclis’te mesai 1 Ekim günü başlayacak. Meclis’in ilk işi, Türkiye’nin kalıcı sorunlarına çözüm arayışı geliştirme yerine yine savaşı sürdürme kararı olacak. Yıllardır “savaş tezkeresi” olduğu gerekçesiyle kamuoyunca tepkiyle karşılanan Irak ve Suriye tezkeresi, 2 Ekim’de süresi dolmasından dolayı Meclis açılır açılmaz gündeme gelecek.
Tezkereye ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da önceki gün Meclis Başkanlığı’na gönderildi. Tezkere, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gerektiği takdirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasını içeriyor. Meclis’in gündemine gelecek olan tezkerenin 30 Ekim 2017 tarihine uzatılması öngörülüyor.
HDP tezkereye ret oyu verecek
Daha önceki tezkerenin uzatılması görüşmelerinde bir tek HDP ret oyu kullanırken, AKP, MHP ve CHP “savaş tezkeresi”nin uzatılmasını sağlamıştı. HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, bu yıl bir kez daha tezkereye ret oyu vereceklerini belirtti. Bilgen, Meclis’in ilk gündeminin bir kez daha savaş olmasını değerlendirdi.
“Savaş kararlarının Türkiye’deki yönetim pratiğinin belki de gereği haline geldi” diyen Bilgen, içerde düşmana dışarı da çatışma ve savaşa ihtiyacı olan bir siyasi iktidarın varlığına işaret etti.
Hükümet savaşı derinleştirme arayışında
Bilgen, “Ancak savaş ancak çatışama kriz kaosla bu şekilde olağanüstü yönetimi devam edebileceklerini düşünüyorlar. Dolayısıyla değil içerde barışa dair arayışı güçlendirmek ya da dışarıda bölgede biran önce çatışmanın bitmesine dair bir siyasi aklı egemen kılmak tam tersine savaşı uzatacak yaygınlaştıracak derinleştirecek bir arayışın içerisindeler” dedi.
Tezkerenin geçmeme durumu dahi beklenmedi
Tezkerenin geçtiğimiz yıl olağanüstü koşullarda uzatıldığını anımsatan Bilgen, o dönem geçici hükümet tarafından bu kararın alındığını ve sadece HDP’nin ret oyu verdiğini hatırlattı. Bilgen, şöyle devam etti: “7 Haziran seçimleri sonucunda bir hükümet kurulması ve yeni dengeler ile bu tezkerenin geçmeme ihtimaline karşı bir an önce bu tezkereyi kurtarmaya dair bir yaklaşım sergilenmişti. O dönemde CHP ‘galiba devletin çıkarlarını önemseyerek’ Suriye ve Irak konusunda daha önce hayır dediği tezkerenin uzatmasına evet oyu vermişti.”
‘Muhalefet tutumunu gözden geçirmeli’
CHP’nin bir kez daha aynı tutumu sergilemesinin, genel olarak iktidarın politikalarına bakış açısını yansıtacağına işaret eden Bilgen, “Bu konu asla sadece bir dış politika konusu değildir. Suriye’de Irak’ta savaştan yana olmanın maceracı yaklaşımın işte Musul’dan Halep’e kadar her taraftan egemen olmanın uzantısıdır. İç politikada, boyun eğdirmeler, tutuklamalar, görevden almalar, kayyım atamaları bu politikanın bir parçasıdır. İç politikası dış politikası artık Türkiye’nin tutarlı hale gelmiştir. Ama bu tutarlılık demokrasi ve barış anlamında bir tutarlılık değildir. Bu tutarlılık tam tersine otoriterleşme, baskıcı rejimi egemen kılma, kendince toplumsal meşruiyetini sağlama anlamında bir tutarlılıktır. Dolayısıyla bundan sonra herkes tüm muhalefet partileri toplumsal muhalefet bu saflaşmada nerede duracağına net şekilde karar vermelidir. Dışarıda savaştan yana olup içerde demokrasiyi savunmanın hiçbir inandırıcılığı olmayacak” diyerek, bu konuda muhalefet partilerinin tutumunu gözden geçirmesi gerektiğini kaydetti.
‘Daha büyük kırılmalar getirecek’
Meclis’in açılır açılmaz gündeminin savaş olmasını ve tezkerenin bir kez daha uzatılmasını eleştiren Bilgen, “Halkın ihtiyaçlarını farklı toplumsal kesimlerin beklentilerini dikkate alan bir siyaset yok. Bu tümüyle askıya alınmış bir yaklaşımdır. Şuanda kendi iktidarlarını nasıl kolay sürdürürler onun hesabı içerisindeler. Bunun da yolu hesap vermemek üzerine kurulu olduğuna göre ancak sıkıyönetimle savaş ile olağanüstü hal ile sürdürmek devam ettirmek mümkün olacak diye düşünüyorlar. Şüphesiz bu çok tehlikelidir. Bedeli faturası son derece ağır olacaktır. Hem dış politikanın boyutu ile girilen riskleri bedelleri topluma ülkeye çok ağır olacak hem de onun iç politikadaki yansımaları muhtemelen yeni kargaşa ve krizleri ve artık rutinleşen darbe uygulamalarından daha büyük kırılmalarını beraberinde getirmesini doğuracaktır” ifadelerini kullandı.
(sg-hd/rp)