DİHA - Dicle Haber Ajansı

Ekonomi

Devlet eliyle zengin yaratma aracı: Osmangazi Köprüsü

 
15 Temmuz
09:02 2016

ANKARA (DİHA) - Osmangazi Köprüsü'nden geçenin de geçmeyenin de 40 dolar verecek olması ve üstlenici şirketin zarar ihtimalini ortadan kaldırılması tartışılıyor. İktisatçı Mustafa Durmuş, bu durumu "Devlet eliyle zengin yaratılması" olarak değerlendirdi. Durmuş, Türkiye'de hali hazırda 400 büyük projenin 345 milyar dolar bedeli olduğunu ve bu projelerinin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda ortaya çıkacak borcun toplumun sırtından kapatılacağını söyledi.

Kocaeli ile Yalova'yı birbirine bağlayan Osmangazi Köprüsü, Atatürk Havalimanı'nda yaşanan DAİŞ saldırısında yaşamını yitirenlerin cenazelerinin defnedildiği sırada, eğlenceli bir törenle hükümet ve sermaye ortaklığı ile açıldı. Açılan köprü birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Körfez geçişi için üstlenici firmaya günlük 40 bin araç ve 35 dolar + KDV geçiş ücreti ve yıllık 511 milyon dolar gelir garantisi verildi. Kısa süre önce ölçülen rakamlara göre ise saatte yaklaşık 600-700 araç köprüden geçiyor yani günlük yaklaşık 16 bin araç geçiyor ve bu da beklenenin çok gerisinde bir rakama tekabül ediyor. Günlük geçen araç sayısı 40 binden az olursa eğer eksik geçen araç başına hazine garantisi veren devlet firmaya 40 dolar verecek. Yani köprüden geçen de geçmeyen de AKP destekli sermaye grubunun zenginleşmesi kesesinden para ödeyecek!

İktisatçı Mustafa Durmuş, kamu ihalesi, imtiyaz, acele kamulaştırma, imar ve izin değişikleri ve dış kredi-borçlanma kolaylıkları gibi yöntemlerde devlet eliyle zengin yaratıldığı ve Osmangazi Köprüsü'nün de bu amaca hizmet ettiği görüşünde.

Üstlenici firmaya Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından garanti verildiğine dikkat çeken Durmuş, "Çok imtiyazlı bir geri alım sözleşmesi var ortada. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar kârlı, keyifli ve garantili bir iş yoktur. Şirket için hiçbir sorun yok. Peki, zarara uğrayan kim? İlgili bakanlık ve genel müdürlük açıklama yaptı. Aradaki farkı ödeyecekler. Ancak bu bir kaynak sorununu ortaya çıkartacak. Ortaya çıkacak bütçe açığını insanların sırtından kapatacaklar. Ya yeni vergiler ile ya da borçlanma ile kapatılacak" dedi.

Ya bu projeler iflas ederse?

Köprü tartışmalarıyla birlikte çok daha tehlikeli ikinci bir durumun ortaya çıktığı belirten Durmuş, "Bu ikinci kısım kamuoyunda çok bilinmiyor. Türkiye'de çok fazla büyük proje var. Bu projelerinin kredilerini kim sağlıyor. Sadece köprü değil 'Gebze-İzmir Otoyolu Projesi'nin bedeli 7,6 milyar dolar. Hiçbir müteahhit bu krediyi kendi başına sağlayamaz. Burada ne devreye giriyor? Kamu garantisi. Yani Halk bankası ve Ziraat Bankası devreye sokuluyor. Bu kredileri uluslararası piyasadaki fonlardan temin ediliyorlar. Ve garantisini de kamu sağlıyor" diye konuştu.

"Peki, bu projeler çökmesi durumunda ne olur?" sorusuna karşılık ise Durmuş, şu değerlendirme de bulundu: "Bu projeler iflas edebilir. Başarısızlıkla sonuçlanırsa alınan bunca kredi ödenmeyecek mi? Tabi ki ödenecek ama üstlenici firmalar değil. Halk bankası ve Ziraat bankası ödeyecek. Yani borçlar hazineye yıkılacak. Hazineye 'görev zararı' olarak yazılacak. Bu zararlar vergilerle karşılanacak yetmezse devlet borçlanacak. Kredi için aracılık yaptığı bankalardan borç alarak açığı kapatacak. Yani kabak yine bizim başımıza patlayacak."

Kamu eliyle devlet yaratma politikası

Durmuş, Türkiye hali hazırda 400 farklı büyük projenin kamu-özel ortaklığında gerçekleştirdiği ve bedelin 345 milyar dolar olduğunu söyledi. Durmuş, "Yani devlet yarım trilyon TL'nin garantisi olarak işini içine girmiş durumda. Bu aslında bildiğimiz bir şey; Kamu eliyle devlet eliyle zengin yaratma politikası. Sermaye birikiminin devlet eliyle hızlandırılması durumudur" dedi.

'Devletin gizli eli ortaya çıktı'

Devletin sadece siyasi ve politik olarak değil sermaye biriminin de merkezinde yer aldığının altını çizen Durmuş, "Bunu inkar eden yaklaşımın devlet çözümlemesi hatalı olur. Devletin sınıfsal temeli burada ortaya çıkıyor. 2008 yılından bu yana sermaye birikimi inşaat, rant ve finans üzerinden sürüyor. Sanayileşme tabanlı bir birikim ortada yok. Yeni zenginler buralarda ortaya çıktı. Cengiz, Kolin ve Limak'ın son zamanlarda ortaya çıkması tesadüfi değil. Bunlar yeni dönemin dolar milyarderleri. Kuşkusuz siyasal iktidarla organik ilişkileri bulunuyor. Devlet bu modelin merkezinde yer alıyor. Kimse 'serbest piyasa ekonomisi' demesin. Burada devletin gizli eli net bir şekilde açığa çıktı" şeklinde konuştu.

Durmuş, tüm bunların gelir servet adaletsizliğini çok daha fazla artıracağını, toplumun vergi yükünü ağırlaştıracağını ve sermaye gruplarının kendi aralarındaki kavgayı da derinleştireceğini sözlerine ekledi.

(dn/kk/avt)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR