'Taş atan çocuklar' büyüdü ve anlatıyor…
EVRİM KEPENEK
İSTANBUL (DİHA) - Gazeteci Canberk Beygova tarafından kaleme alınan 'Taş atan çocuklar' büyüdü, anlatıyor: "Benim de Türk arkadaşlarım var" isimli kitap Ceylan Yayınları'ndan çıktı. Kitap, 2006 Diyarbakır direnişinde taş atmış dünün çocukları, bugünün gençleri ile yapılan röportajlardan oluşuyor. 10 gençle yapılan görüşmeler ve anlatımlar okuru yeniden o günlere götürüyor.
Özel bir şirkette çalıştığı için siyasi düşüncelerini çok da ortaya koymayan ancak, "İsmim bile yeter benim kim olduğumu anlatmaya" diyen Rojda; "Gözümüzü açtık her zaman bir şey vardı, normal bir gün yoktu" diyen 21 yaşındaki Şiyar; "Benim özgürlüğüm senin özgürlüğünle birleştiği anda genişler" diyen ve isminden dolayı hem öğretmenlerinden hem de polisten dayak yiyen Agir! Gazeteci Canberk Beygova, tıpkı Rojda, Şiyar ve Agir gibi, 2006 Diyarbakır direnişinde taş atan çocukları üniversite sıralarında buldu ve onların direniş tanıklarını, 'Taş atan çocuklar' büyüdü, anlatıyor: "Benim de Türk arkadaşlarım var" isimli kitapla, okurun ilgisine sundu. Ceylan Yayınları'ndan çıkan kitap, toplumlar arasında devletler tarafından kazılmış mesafelerin sadece "empati" ile aşılamayacağı gerçeğini okurla yüzleştirirken, okuru da, 2006 Diyarbakır Direnişi'nden, 2013 Lice karakol yapımına karşı çıktığı için katledilen Medeni Yıldırım'ın öldürülmesi anına ve Gezi Direnişi'ne götürüyor.
Yazar, kitabının daha başında, okuru, anaakım denilen medyanın gözünden 2006 Diyarbakır Direnişi'ne gönderme yaparken, Bingöl'de kimyasal kullanılarak yaşamını kaybeden 14 gerillanın 4'üne ait cenazelerin Diyarbakır'da defnedilmesi sırasında başlayan olaylar ve halkın polise karşı verdiği amansız direnişin anlatıldığı bu ilk bölümün ardından, dönemin "taş atan çocukları"n anlatımına geçiyor.
'Kadın da olsa çocuk da olsa'
Hemen her çocuğun gözlemi birbirinden farklılık gösterirken, 10 tanıklığın en az 7'sinde hatırlanan cümlelerden biri dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait. Erdoğan'ın, "Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılacak" cümlesini hafızasından silmeyen gençler, yine en belirgin olarak da, "Çatışmak her bireyin hayatta tat alması gereken bir duygudur" mesajını veriyor.
'Müzakere süreci Türkiye için inanılmaz derecede güzel bir şey'
Kitap, sadece direniş günlerine ait tanıklıklara yer vermiyor, aynı zamanda gençlerin 2013 yılında başlatılan müzakere sürecine bakışını da özetliyor. Mesela şimdilerde 25 yaşında olan ve taş attığı için 17 gün gözaltında olan Ronahi müzakere sürecini , "Ortadoğu fıkır fıkır kaynıyorken Türkiye'de barış sürecinin yaşanması Türkiye için inanılmaz derecede güzel bir şey" diye tanımlıyor.
'Gençler özne olarak kabul edilmedikçe çözüm olmaz'
Yazar Beygova, kendisine bu kitabı yazdıran temel nedenin "Gelecek merakı" olduğunu söylüyor. "Kürt meselesi dün de vardı, bugün de var, muhtemelen yarın da var olacak; ama hep kendi içinde dönüşüm geçirdi" diyen Beygova, "Yarının siyasi aktörleri nihayetinde bugünün gençleri içinden çıkacaksa, onları dinleyerek geleceği biraz daha tahmin edilebilir hale getirebiliriz, en azından bugünün daha iyi anlaşılmasını sağlayabiliriz diye düşünmüştüm. Bu tez için başladığım noktaydı. Yaptığım görüşmeleri üşenmeyip metin haline getirip yayınlamaksa, siyasette gençlerin söz hakkının sınırlı olmasına bir tepkiydi aslında. Bugün genç milletvekilleri tek tük, olanlar da ne düşünüyor, bilmiyoruz bile, milletvekili oldukları halde kimse onlara bir şey sormuyor. Bu konu özelinde de sahada olan gençler, ama konu üzerine fikir beyan edenlerin neredeyse tamamı, ki buna gazeteciler de dahil, onların annesi babası yaşında olan kimseler. Belki de bu yüzden çoğunun yorumları tutmuyor, siyasetçilerin projeleri başarısız oluyor. Gençler özne olarak kabul edilmedikleri sürece doğru diyalog kurulamayacak, ben bu diyaloga katkı yapmak istedim" diyor.
'Çoğu beraber yaşadığımız insanlar kafamızı çevirmemiz lazım'
"İnsanları dinlemeye giderken kafamda olumlu veya olumsuz hiçbir ön yargı yoktu, sadece ilk elden tanıklıkla öğrenmek, anlamak istiyordum" diyen Beygova, "Keşke herkes kendi düşüncelerini oluşturabilmek için benzer bir yol izlese, çünkü bu gençler uzayda yaşamıyor, kimi üniversitede öğrenci, kimi sabah kapınıza kadar gelen kargo elemanı, kimi barmen. Çoğu beraber yaşadığımız insanlar, kafamızı çevirip bakmak yeterli" vurgusu yapıyor.
(sd)

