Ankara'da emanet araçla sıra dışı bir seçim günü
DENİZ NAZLIM / HAYRİ DEMİR
ANKARA (DİHA) - AKP bütün devlet imkanlarıyla üstelik iki koldan seçim çalışmaları yürütürken, katliamlar ve saldırılarla çalışmaları sınırlandırılan HDP'nin adayları engel tanımıyor. HDP'nin Ankara adayı Mustafa Sarısülük'te böylesi bir ortamda emanet olarak aldığı bir araç, kendisine dayanışma amacıyla verilen 5 bin TL'lik seçim bütçesiyle yürütüyor. Kardeşi Ethem'i polis kurşunuyla kaybeden Sarısülük'ün HDP duruşma salonunda başlayan programı, katliamda yaşamını yitirenlerin ailesini ziyaretiyle bitiyor. Seçimin konuşulmadığı ve oyun istenilmediği sıra dışı bir seçim çalışması yürütmek zorunda olan Sarısülük'ün bir günlük çalışması Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma da ışık tutuyor.
7 Haziran seçimleri sonrası "Başkanlık" adı altında Türkiye halklarına dayatılmak istenen diktatörlük sistemini hayata geçirmek uğruna başlatılan savaş sürecine rağmen HDP, 1 Kasım'a yönelik seçim çalışmalarına devam ediyor. HDP'nin en etkili seçim çalışmasının yaptığı illerin başında ise geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamının yaşandığı Ankara geliyor.
Çalışmaya Adliye'den başlamak
Gezi direnişinde katledilen kardeşi Ethem Sarısülük ile birlikte Türkiye halkların gönlünde ayrı bir yer tutan Mustafa Sarısülük, Ankara 2. bölgede diğer HDP adaylarıyla birlikte zor koşullarda çalışmalarını sürdürüyor. DİHA'nın bir günlük seçim çalışmasını yakından takip ettiği, Sarısülük'ün bir günlük seçim çalışmaları adeta Türkiye'nin yaşadığı durumu, "eşitsiz" seçim rekabetini de gözler önüne seriyor. Seçimlere sayılı günler kala seçmenleriyle buluşmasını beklenen Sarısülük'ün ilk programı adliyeden başladı. Daha önce kardeşinin katleden polislerin duruşmasından sonra bu kez HDP Genel Merkezi'ne yönelik gerçekleşen saldırıya ilişkin açılan davanın ilk duruşması Sarısülük'ün ilk programıydı.
Hastanelerde ve morgda acıyı paylaşmakla başlamıştı
Aslında Sarısülük'ün seçim kampanyasını oluşturulmaya başlandığı günlerde Ankara'daki katliamın ardından da bir seçim çalışması yürütmekten ziyade sadece bir "acıyı paylaşma" olmuş, onun için seçim çalışması. Katliamın ardından günlerce hastane kapılarında yaralılar ve yakınlarıyla yürütülen dayanışma, yaşamını yitirenlerin cenaze törenleri "seçim çalışması" olarak değil bir "acı paylaşma" törenlerine dönüştü hem Sarısülük hem de diğer adaylar için. Bugün de seçim çalışması diye adliye koridorlarında başlıyor güne. Gün içerisinde ziyaretlerle devam eden programın da öğreniyoruz ki HDP Genel Merkezi'ni "yaktım" diyen kişinin tahliye ile "ödüllendirildiğini." Haber gelince Sarısülük, araya giriyor: "katliamcılar da serbest bombacılar da şimdi binalarımızı yakanlar da" tepkisiyle karşılıyor tahliye haberini.
Milyonlarla değil, emanet araç ve 5 bin TL borçla seçim bütçesi
Zamanımız dar olduğu için duruşma bitimini bekleyemeden ayrıldığımız adliyeden ayrılıp bir süre sohbet ederek, geldiğimiz otoparkta bir araca binerken, söylenen anlatılan HDP'nin nasıl bir parti olduğunu anlatmaya yetiyor. HDP'nin yarıştığı diğer partilere Hazine'den aldıkları milyon TL'lik bütçelerle seçim kampanyasını yürütürken HDP'de bir halk bütçesiyle bu işler yürüyor. Arabaya bindiğimizde aracın "emanet" olduğunu sözü durumu özetlerken, "Seçim bütçemizi borç olarak aldığım 5 bin TL ile yürütüyorum" söylemi de bunu perçinliyor. Sarısülük, istemeyerekte olsa giydiği ceket ve pantolonun da "hediye" edildiğini de gülümseyerek ekliyor.
Seçim ziyareti yok yas ziyareti var
"Yokluk" denilen bir durumu imkanlara ve mücadelede olduğu gibi seçim çalışmasında da dayanışmayı önceleyen HDP adayı, yöneticilerle 6 kişi doluştuğumuz araçla seçmenle buluşmak, Ankaralı seçmenin seçimlere HDP'ye bakış açısını gözlemlemek için çıkmayı düşündüğümüz yolculuk, bir yaralı ziyaretiyle sürüyor. HDP'li adaylar günlerdir seçim çalışmalarını bu şekilde yürütüyor. Ankara'daki katliamda yaşamını yitirenlerin ailelerini, yaralıları, cezaevindeki siyasi tutsakların ailelerini ziyaret etmek HDP'nin "seçim ziyaretleri" olmuş durumda. "Kürdistan'da her gün yaşanan ölümlerden dolayı seçim çalışmalarımız zaten çok farklı bir formata bürünmüştü. Ancak Ankara Katliamı'ndan sonra tamamen bir seçim çalışmasından ziyade halkın acısını, yasını paylaşıyoruz" diyor Sarısülük. İlk olarak katliamda yaralanan ve halen vücudunda şarapnel parçaları bulunan BTS üyesi Yunus Akıl'ın evini ziyaret ediyoruz. Ziyaret doğal olarak bir propaganda değil de acıyı paylaşan bir sohbet ortamı. Akıl, şans eseri nasıl yaralı kurtulduğu katliamı anlatırken, Sarısülük'ün elini sıkı sıkıya tutup "Katliamcılardan hesap sorun, barışı getirin" sözü seçime dair tek ifade oluyor ziyaretin bütününde.
Bilinenin dışında bir seçim ziyareti
Buradan bir başka "yas evi"ne geçiyoruz beraberimizdeki kalabalık grupla. Kapıya vardığımızda katliamdan zihnimize kazılan fotoğraftaki yüz karşılıyor bizi: İzzetin Çevik. Katliamda eşine sarılırken zihinlere kazılan ve kardeşi Nilgül Çevik ile kızı Başak Sidar Çevik'i kaybeden ve eşi Hatice Çevik ile birlikte yaralanan İzzettin Çevik. Acının doluştuğu evde kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Konuşmayı deneyenin boğazı düğümleniyor, sözcükler kilitleniyor. Daha birkaç gün önce birlikte soludukları o evde şimdi iki kişi eksik, ziyarete gelenlerin ise yoldaşları yakınları. Acının doluştuğu salonda küçük yaşlarda bir çocuk parçalıyor sessizliği. Herkes acısını bir nebze olsun dağıtabilmek için çocukla ilgilenmeye başlıyor, aslında umuda, yarınlara, yaşama tutunmaya çalışılıyor. Doğal olarak ikinci adresimizde de bir seçim havası soluyamıyoruz. Ayrılırken, yarın ziyaret edilecek olan yaralılar ve buluşma saatleri netleştiriliyor ayaküstü.
Diktatörlük-demokrasi seçimi
Seçim çalışmasını izlemeyi umarak çıktığımız yolculuk, böylesi bir güne evrilirken aslında seçimlerden de ne kadar uzak düştüğümüzü konuşuyoruz. Bu sırada, 13 yılını cezaevlerinde geçiren bir HDP'li ise 1 Kasım seçimlerinin "savaş-barış", "ölüm-yaşam" ve "diktatörlük-demokrasi" seçimi şekillendiğini belirterek, özetliyor içinde olduğumuz süreci.
Her gün oğlunu aramak zorunda kalan bir anne
Seçim havasının hissetmenin yaşanılanlardan dolayı zor olduğu bir ortamda geçirilen saatlerinden sonra Sarısülük'ün 1 Kasım seçimleri için değerlendirmelerini almak istediğimiz söylediğimizde kardeşinin isminin verildiği parkı adres olarak gösteriyor. Bizden de "olur" mesajıyla birlikte yolumuz Batıkent Meydanı'na yakınındaki Ethem Sarısülük Parkı'na çıkıyor. Araçtayken ailenin adaylığına nasıl baktığını soruyoruz, özellikle Ethem'in katledilmesinin ardından. Sarısülük, ailenin olumlu karşıladığını aktarırken, diğer yandan da annesinin endişesini paylaşıyor. Annesi Sayfi Sarısülük¸Ankara katliamı ve HDP'ye dönük saldırılardan sonra her gün oğlunu arayarak, "iyi misiniz?" diye soruyor. Devletin yaratmış olduğu sistemi reddederek, 25 yıldır doğada tek başına yaşayan baba Muzafffer Sarısülük ise adaylık haberini birkaç gün sonra gazetelerden öğreniyor. Arayıp , "Bu onurlu bir yoldur. Bu yolda yürümen beni sevindirdi. Ama bu yol zorlu ve tehlikeli bir yoldur. HDP büyüyen bir ağaçtır. HDP'nin ağacı tamda bizim yeşertmek istediğimiz yarınlardır, yarınlar da HDP'nin yeşeren ağaçlarında gizlidir" diyerek tebrik ediyor sadece.
'Cenazeyi sırtlayıp sınıra vuracağım'
Sarısülük'e milletvekili olduğu halde ilk olarak ne yapacağını soruyoruz, parkta sohbet ederken. Kimi milletvekilleri, çevrelerine iş vaatleriyle oy toplarken, Sarısülük'ün aktardığı durum yine acının kendisi. Rojava'da DAİŞ çeteleriyle girdiği çatışmada yaşamını yitiren ancak cenazesinin getirilmesine AKP hükümetince izin verilmeyen Aziz Güler'i hatırlatıyor ve ekliyor: "İlk olarak Aziz'imizin cenazesini günlerdir bekleyen ailesine ulaştırmalıyım. Bu bir görev aynı zamanda. Rojava'ya gidip, onun cenazesini sırtlayıp gerekirse sınır kapısından, gerekirse dağ yolundan ama mutlaka onun cenazesini buraya getireceğiz."
Ankara'da HDP'ye ön yargılar kırılıyor
AKP döneminde yaşanan katliamları bir bir sıralayıp, "Katliamcılardan hesap sormadıkça özgürlük gelmez" diyen Sarısülük, seçim çalışmalarının da "ortak acıları paylaşma" olarak süreceğini aktarıyor. 7 Haziran öncesi oluşan bir atmosferi örgütleyemediklerini söyleyen Sarısülük, sohbetimize bunun da AKP eliyle örgütlendirilen bir durum olduğuna dikkat çekerek, ekliyor: "Aslında seçmene giderken AKP'ye olan öfkeyi görmek mümkün. AKP'nin katliamcı, ölümler ve savaş üzerine kurulan siyasetine büyük bir öfke olduğu gibi HDP'ye dönük ön yargılarda da büyük bir kırılma var." Bunun en somut göstergesinin de 7 Haziran'daki sonuçların yükseleceği bir seçim sonucun 1 Kasım'da yaşanacağını işaret eden Sarısülük, "HDP, onların rejim talebinden tutalım tek parti iktidarlarını da tek adam politikalarını da yıktı. Doğalında bu 'tehlike' onlar için çok önemliydi bu yüzden de gerici ve faşist anlayışları yeniden devreye konuldu" dedi.
Aday olduğu 2'inci bölgede AKP'de ciddi kırılmaların da olduğuna işaret eden Sarısülük, "Kitleler AKP'yi durduracak tek gücün HDP olduğunu gördü. Halkın yaşadığı sorunları çözebilecek tek partinin de HDP olduğu görüldü. AKP'nin savaş konseptiyle başarmak istediği projeyi durduran HDP oldu" diye konuştu.
"1 Kasım'da katliamcılar ve katiller kaybedecek" diyen Sarısülük, tüm çevrelere de ölümleri durdurmak için sandığa gitmeye çağırdı.
(kk/rp)